1. Yüzyıl'da, padişahın özel bir göreviyle Amerika'ya yollanan Osmanlı yetkilileri Aziz Bey ve Lemi Bey'in başından geçenler, gerçek bir macera romanını aratmıyor. Bir tren yolculuğu sırasında, yanlarında bulunan paha biçilmez bir elması, treni basan haydutlara kaptırırlar. Bu büyük kaybın ardından, hem değerli taşı geri almak hem de kaybettikleri parayı yeniden kazanmak için çareler ararlar.
öncesi yükleniyor...
00:11:40,720
Var mı lan böyle bir şey?
00:11:44,240
Yalnız, biz Haramidere'den Çatapat Ahmet'in arkadaşlarıyız. Ona göre.
00:11:55,880
Hadi gidiyoruz. Kızılların kokusunu almaya başladım.
00:11:59,720
See you.
00:12:14,520
-Sioux dedi. Sioux'lar... -Hoşçakalın manasında, ''See you''. Görüşürüz.
00:12:21,320
Çatapat Ahmet kim ulan ?
00:12:22,960
Efendim, ben zaten bu adamın ismini ne zaman zikretsem başım derde giriyor.
00:12:26,160
AZİZ - Monşer,adamı delirtme! Talimatmane açık,
00:12:28,840
''Cereyan-ı tehlike-i vuku, emanetlerin mabadına dühulu''. Sarih!
00:12:33,120
Efendim, adilane mi ? Koca elmas!
00:12:35,960
Ulan ben müptelası mıyım da bin doları götüme sokuyorum?
00:12:38,680
-Onu bilemiyorum. -Efendim?!
00:12:40,960
Beyimiz kıçına kıyamıyor, burada kellemiz gidecek!
00:12:44,360
Gel buraya!
devamı yükleniyor...