1. Yüzyıl'da, padişahın özel bir göreviyle Amerika'ya yollanan Osmanlı yetkilileri Aziz Bey ve Lemi Bey'in başından geçenler, gerçek bir macera romanını aratmıyor. Bir tren yolculuğu sırasında, yanlarında bulunan paha biçilmez bir elması, treni basan haydutlara kaptırırlar. Bu büyük kaybın ardından, hem değerli taşı geri almak hem de kaybettikleri parayı yeniden kazanmak için çareler ararlar.
öncesi yükleniyor...
01:24:28,560
Ne oluyor lan?
01:24:30,320
-Ayyy, bakayım küpene? -Aaa... Bak... Bak ya...
01:24:33,680
E sen takı makı hiçbir şey takmıyorsun Betty. Niye?
01:24:36,040
Aaaa valla doğru söylüyorsun. Şerif karısıyım ama hiç öyle takısı nesi yoktur.
01:24:40,120
Yaa canım olur mu? Şerif seni seviyor, belli...
01:24:43,080
Elmas bir kolye almış sana, bütün kasaba bunu konuşuyor.
01:24:46,400
Yok be o bana değil. Satacakmış onu. Ver takayım dedim, taktırmadı.
01:24:49,920
Taktırmaz tabii. Babam bana takacak onu.
01:24:52,880
Ne bee? Kendi ağzıyla dedi. Sana takacağım dedi.
01:24:56,280
Eh, iyi...
01:24:58,280
Sizin evde elmas varmış, baban bahsetti mi hiç?
01:25:01,120
Ne elması be? Sen işine bak.
01:25:03,440
Babam dedi zaten, yirmi sene sonra Amerikan mandasına girecekmişsiniz.
01:25:10,000
Amerikan mandası diye annene demiştir o!
devamı yükleniyor...