1. Yüzyıl'da, padişahın özel bir göreviyle Amerika'ya yollanan Osmanlı yetkilileri Aziz Bey ve Lemi Bey'in başından geçenler, gerçek bir macera romanını aratmıyor. Bir tren yolculuğu sırasında, yanlarında bulunan paha biçilmez bir elması, treni basan haydutlara kaptırırlar. Bu büyük kaybın ardından, hem değerli taşı geri almak hem de kaybettikleri parayı yeniden kazanmak için çareler ararlar.
öncesi yükleniyor...
01:50:27,360
-Burada abi, eski türkçe. -Vay be... Böyle birşey yok.
01:50:32,000
Muhteşem...
01:50:33,120
Ya Zeki'ciğim, ne güzel anlattın. Uçurdun bizi ya, valla.
01:50:37,520
Eeee, ne diyorsun şimdi çizmeye?
01:50:42,360
Yırmi abi...
01:50:43,640
-Yirmi ne? -Afyon dinarı.
01:50:47,720
Yırmi bin dolar abi. Yirmi bin dollar, o da gerçekten sizin gibi bir abimize.
01:50:52,120
Alpay Abim bilir, bunu.
01:50:54,560
Vedat abi, ihtiyacım olmasa hakikaten satacak bir insan değilim.
01:50:58,480
Çok kıymetli...
01:51:00,200
Şimdi Zeki'cim, yani, elması getirmiş olsan...
01:51:04,680
Abi onlar hep müzededir. Onları biz de göremeyiz yani. Müzededir.
01:51:09,520
Şaka tabii canım. Ama yani şimdi işin gerçeği çizme pek benim ilgimi çekmedi.
01:51:15,160
-Yani meraklısına göstermek lazım. -Evet.
devamı yükleniyor...