1. Yüzyıl'da, padişahın özel bir göreviyle Amerika'ya yollanan Osmanlı yetkilileri Aziz Bey ve Lemi Bey'in başından geçenler, gerçek bir macera romanını aratmıyor. Bir tren yolculuğu sırasında, yanlarında bulunan paha biçilmez bir elması, treni basan haydutlara kaptırırlar. Bu büyük kaybın ardından, hem değerli taşı geri almak hem de kaybettikleri parayı yeniden kazanmak için çareler ararlar.
öncesi yükleniyor...
00:46:33,360
Artık gencecik oğlanlar kafalarına tüyler takıp, ''ulelek ulelek'' diye...
00:46:37,680
...sabahtan başlayıp, akşama kadar kızıldericilik oynuyorlar...
00:46:42,200
Çocuk işte, düşmanlıktan anlamıyor ki...
00:46:46,320
Kızılları al karşına adam gibi konuş desen, konuşamazsın.
00:46:49,520
Bunlar nehirle, dağla, taşla konuşan manyaklar...
00:46:52,600
-Ateş suyundan olsa gerek. -Sadece ateş suyu mu?
00:46:56,000
Barış çubuğu var, mantarı var. Daha ne herzeleler.
00:46:59,440
Ama bitti, az kaldı...
00:47:02,040
Bu civarda iki dönüm arazileri ya var, ya da yok...
00:47:05,080
Yakında hepsinin köküne kibrit suyunu dökeceğim.
00:47:08,240
-Lan... Gidin başka yerde oynayın... - Bu da benim ikinci avrat. Betty.
00:47:12,840
-Hoşgeldiniz kovboy bey. -Hürmetler...
00:47:15,240
-Kalacak mısınız kasabamızda? -Yani...
00:47:17,920
Sana ne? İşine bak sen.
devamı yükleniyor...