1. Yüzyıl'da, padişahın özel bir göreviyle Amerika'ya yollanan Osmanlı yetkilileri Aziz Bey ve Lemi Bey'in başından geçenler, gerçek bir macera romanını aratmıyor. Bir tren yolculuğu sırasında, yanlarında bulunan paha biçilmez bir elması, treni basan haydutlara kaptırırlar. Bu büyük kaybın ardından, hem değerli taşı geri almak hem de kaybettikleri parayı yeniden kazanmak için çareler ararlar.
öncesi yükleniyor...
01:20:30,640
Bir kere Ağlayan Nehir'e bırakıldım ben.
01:20:32,800
Sen ne yapacaksın? Haliç'e mi bırakacaksın?
01:20:36,280
Seni Haliç'e bırakacak adamı Haliç'e gömerim Suzan!
01:20:40,200
Yüz sene sona Japonlar çıkaramaz onu!
01:20:43,160
Bırak bu doğu-batı savaşını! Doğunun iyi yanları da var.
01:20:46,560
-Ne gibi? -Benim gibi...
01:20:48,280
-Bıyıkların çok enteresan... -Senin de yavrum...
01:21:04,960
Yine sabahı ettik. Haydi bakalım.
01:21:08,440
Yıllarımızı verdik, beni tokatlayacakmış... Gerizekalı...
01:21:13,040
Şunu fakire fukaraya verin.
01:21:15,720
Şunun tüyerini de karılara verin, yastık yorgan doldursunlar.
01:21:25,400
Elmasın onda olduğunu bilip de ulaşamamak...
01:21:27,880
...deli ediyor beni.
01:21:29,840
Bonjour.
devamı yükleniyor...