1. Yüzyıl'da, padişahın özel bir göreviyle Amerika'ya yollanan Osmanlı yetkilileri Aziz Bey ve Lemi Bey'in başından geçenler, gerçek bir macera romanını aratmıyor. Bir tren yolculuğu sırasında, yanlarında bulunan paha biçilmez bir elması, treni basan haydutlara kaptırırlar. Bu büyük kaybın ardından, hem değerli taşı geri almak hem de kaybettikleri parayı yeniden kazanmak için çareler ararlar.
öncesi yükleniyor...
00:38:25,120
Dur! Hayır! Johnny Lesh değil efendim. Johnny Lesh değil.
00:38:28,840
Sahte. Yalan. Biz Osmanlı'yız. -Değilim efendim. Amerikalı bile değilim.
00:38:33,800
Osmanlıyım ben. İstanbul çocuğuyum. Ben dört lisan biliyorum.
00:38:37,400
-Osmanlı mı? -Osmanlı. Hani saray. Müzik. Dın dın dın...
00:38:45,280
Ortaoyunu... Harem...
00:38:46,920
-İbiiş... Yavrum konağa misafirler gelecek. -Gelecek de bana mı gelecek?
00:38:50,160
-Zengin mutfak... Zeytinyağlı dolma... Sarma... -İmam bayıldı...
00:38:54,080
At meydanı... Sultanahmet... Ramazan eğlenceleri...
00:38:56,920
Bak mahya...
00:38:58,360
-Olsaydı da açaydık... -Onbir ayın sultanı...
00:39:00,720
Beyzadeler... Nazlı hanımlar... Gidelim Göksu'ya bir alem-i ab eyleyelim...
00:39:04,840
Aman çekelim kürekleri ruhu şad eyleyelim...
00:39:07,040
Eski bir konak... Tulumbacılar... Yangın...
00:39:09,880
-Bekçi baba yangın nerede? -Yüreğimde, yüreğimde!
devamı yükleniyor...